Cinsel Terapiye Genel Bakış
Cinsel terapi; kişilerin partnerleri ile yaşadıkları herhangi bir cinsel aktivitede yaşanan aksaklıklar, sorunlar üzerinde duran bir terapi çeşididir. Cinsel terapide cinsel terapistler danışanlarına fizyolojik müdahalede bulunmaz. Cinsel terapide BDT( bilişsel davranışçı terapi) uygulanır.
Cinsel anlamda sorun yaşayan bireylerin büyük bir çoğunluğu fizyolojik eksiklikler veya sorunlardan dolayı bu sorunu yaşamazlar. Her konuda olduğu gibi psikoloji, cinsel yaşamadı da etkisi altına alır. Psikolojiyi etkileyen ise duygular, duyguları da etkileyen kişinin doğru veya yanlış inanışlarıdır.
İnsan etrafı anlamlandırmaya başladığı zamandan itibaren birçok uyarana ve konuşmalara maruz kalır. 3 yaşından itibaren bireyde cinsel kimlik oluşmaya başlar. Anne-babaların, cinsel konularda çocuklarına 3 yaşından itibaren söyledikleri her söz çocuğun zihninde ilmek ilmek işlenir. Ebeveynlerin, çocuklarına cinsel konularda yanlış bilgi ve inanışları öğretmesi,çocuklarının yetişkinlik dönemlerinde cinsel işlev bozukluklarını yaşamasına sebep olur. Kız çocuklarına ‘aman kızım bacağını kapat da otur’, erkek çocuklarına cinsel anlamda özendirici ve güdüleyici bazı cesur sözlerin söylenmesi gibi şeyler çocukların cinsel anlamda korku ve kaygıya kapılmasına yol açar.
Cinsel terapiye gelen vakalar incelendiğinde sorunun temelinde ya küçüklükten gelen kulaktan dolma yanlış bilgiler ya taciz-tecavüz ya da bilinçsiz yapılan mastürbasyon yatar. Bu sorunların tek bir ortak noktası vardır ‘’ Cinsel Bilgilendirme Yetersizliği ’’.
Kızlık Zarı (Hymen) na yüklenen değerler, penisin her zaman güçlü olması gerektiği hatta erkeğin güç göstergesi olduğu, cinsel birleşmenin kötü olduğu sadece çocuk yapmak için ve erkeklerin memnun edilmesi için gerçekleştirilen bir eylem olduğu , kadınların her zaman cinsel konularda acı çeken ve zor durumda olan taraf olarak algılanması gibi inanışlar cinsel birlikteliğin kalitesini düşürür hatta bu kadar kolay ve güzel bir eylemi bir sorun haline dönüştürür.
Cinsel birliktelik, penis ve vajenin buluşması değildir sadece. Kişinin sevdiği insana en yakın olduğu andır aslında . Eşleri birbirine bağlayan ve sevgisini yalın bir şekilde gösterebildiği bir eylemdir. Hayatta bulunduğumuz eylemler bizim onlara yüklediğimiz anlamın ötesine geçemezler. Cinsel birleşme de öyledir. Kişi cinsel birleşmeye kötü damgasını vurursa sağlıklı bir cinsel birleşme beklenmesi hata olur.
Bir binayı düşünün. Binayı ayakta tutan kolonlardır. Tıpkı o kolonlar gibi evliliği de ayakta tutan cinsel yaşamdır. Cinsel yaşam bir evliliği yıkacak kadar zor sorunlarla gelmez aslında kişilere. Sorunları büyüten kişinin beynidir. Öncelikle cinsel işlev bozuklukları yaşayan çiftlerin ters giden birşeyler olduğunu tespit etmesi gerekir. Daha sonra bunu gerçekten çözmek istediklerine ikna etmelilerdir kendilerini. En son aşama da bu konuda yetkin uzman kişilerden destek almalarıdır. Cinsel terapiye ihtiyaç duyan kişilerde görülen direncin %30 u cinsel terapi merkezlerine gelesiye kadar %70 i terapi esnasında görülür. Bu direnci kıracak olan da kişinin yine kendisidir. Evliliğinizin daha huzurlu , cinsel hayatınızının daha kaliteli olması için niçin adım atan kişilerden olmuyorsunuz?